Anksiyete Bozuklukları

 

Anksiyete Bozuklukları Hakkında Tüm Merak Edilenler

Anksiyete veya kaygı bozukluğu olarak adlandırılan endişe ve kaygı durumlarının abartılı şekilde artması olarak tanımlanır.Psikolojik bir rahatsızlık olmakla birlikte bireylerin hayatlarını belirli dönemlerinde veya süreklilik gösterebilmekle birlikte geçici kısa süreli aksiyete yaşanabilir.Günlük hayatta duyulan kaygı ve endişe durumları ne kadar olağan görülsede, aşırıya kaçan durumlarda hastalık söz konusudur.

Anksiyete bozukluğu, normal şartlarda  günlük hayatımızda ölçülü duyulan kaygı ve endişe gibi duygular karşılaştığımız sorunlara yönelik çözümler üretmemizde motive olmamızı sağlayan doğal bir süreçtir, fakat bu süreç yoğun sürekli devam eden bir kaygılı düşünce yapısı ve günlük hayatta karşılaşılabilen-karşılaşılabilecek sorunlara karşı sürekli bir korku, endişe duyma hali ile kaygı bozukluğu yani anksiyete bozukluğu halini alır.Bazı bireylerde bu bozukluğa bedensel belirtilerinde eşlik ettiğini görebilmekte ve hatta bireylerin günlük hayatında panik atak krizleri ile kendini gösterdiğini görebiliriz.Bu durum günlük hayatta iç kararması, bunalma ve panik ataklarla günlük hayatı pek çok yönden sekteye uğratan olumsuz bir hal durumunu almaktadır.Bireyin bu durumu kontrol altın alması ve süreci yönetebilmesi zor olduğu gibi zaman öngörüsüde bulunulamadığı için bireyi her durum, ortam ve zaman diliminde mücadele etmek zorunda bırakabilir.

Günümüzde gün geçtikte anksiyete yaşayan veya bu durumun hastalık boyutuna ulaştığı vakaların görülme sıklığı yoğun bir artış göstermektedir.Bunun en büyük sebebinin gelişen ve yoğunlaşan sosyal hayat, sosyal medya, beğenilme, takdir edilme, başarı veya başarısızlık endişeleri gibi çok çeşitli sebeplerden yaşanabilmekle birlikte derin travmalarla da ortaya çıkabilmektedir.Anksiyete ve anksiyete bozukluğu bu nedenlerle günümüzde oldukça bilinen ve popüler olan bir kavram halini almıştır.

Anksiyete bozukluğuna sebep olan çeşitli sebeplerle birlikte kendi içerisinde, sosyal anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi, spesifik fobiler ve genelleştirilmiş ve günlük olan anskiyete olarak içerisinde ayrılabilir.Her yaş grubunda olağan bir şekilde görülebilen anksiyete bozukluğu özellikle belirli süreçlerden geçen çocuklar-olgun insanlarla birlikte çağımız gençlerinde de oldukça sık görülmektedir.Öyleki gençlerin pek çoğu anksiyete duydukları süreçleri yaşarlar veya sürekli hale gelen anksiyete bozukluğunun eline düşerler.Toplumun yaklaşık olarak %18 - %20’sibu problemleri yaşamaktadır.

Anksiyete Bozukluğu Belirtileri;

Huzursuluk,

Tedirginlik

Gerginlik,

Ağrı duyumları,

Sık soluk alıp verme,

Göğüste basınç,

Nefes darlığı,

Sıkıntı durumu,

Daralma hisisyatı,

Dikkat dağınıklığı,

Yoğunlaşamama sorunları,

Kalp çarpıntısı,

Ağız kuruluğu,

Bulanı görmeye başlama,

Kulak çınlamaları,

Çabuk yorulma,

Uyku bozuklukları,

Kolay korkma ve irkilme durumları,

Sersemlik,

Baş ağrısı ve baş dönmesi

Anksiyete bozukluğu genelde beynin kaygı duyma bölümleri ile ilgilenilsede bedensel ve çevresel faktörler ilede gelişebilmektedir.Nedenleri ise birkaç tür altında toplanabilir, bunlar;


Genelleştirilmiş anksiyete bozuklukları, genelde temel ve gerçekçi bir nedene dayanmamakla birlikte hissiyata dayandırılır.
Panik atakların yaşandığı anksiyete bozuklukları, Ani ve oldukça yoğun gelişen bedensel faktörlerinde açıkça görülebilidiği, ter boşalmaları göğüs sıkışmaları ve ağrıları, kalp ritminde değişiklikler ve hatta bireyin kalp krizi geçirdiğini düşündürücek kadar ağrılı süreçlerle seyredebilen bozukluk şeklidir.

Sosyal anksiyete bozukluğu, bireysel ilişkiler veya toplumsal görüşler-tabular arasında sıkışan bireylerin yargılanma, alay konusu olma gibi endişelerin ortaya çıkması ile kendini gösterir.

Belirli ve çeşitli fobiler şeklinde, kapalı alan, yükseklik ve çeşitli konularda duyulabilen aşırı korku durumlarından kaynaklanmaktadır.

Agorafobi şeklinde, kalabalık içinde kendini rahat hissedememe, gerekli durumlarda gerekli tepkileri gösterememe ednişesi ile gelişen bozukluklar söz konusudur.

Ayrılık kaygısı, özellikle ilişkilerde görülen ayrılık, sevilmeme korkuları ve endişeleri duyulması ile kendini gösterir.

Seçici Dilsizlik, genelde çocuklar veya nispeten daha genç bireylerde görülen fakat her yaş grubunu kapsayabilen belirli ortamlarda kendini ifade edip konulabilen bireylerin, çeşitli sosyal kaygılar ile belirli ortamlarda kendini ifade edememesi veya konuşamaması olarak kendini gösterebilmektedir.

Anksiyete pek çok durumda farklı şekillerde risk teşkil eden üzerinde önemle durulması ve bazı durumlarda ciddi tedavi-terapiler alınması gereken bir konudur.Anksiyete yaşanma riskini arttıran bazı risk faktörleri bulunmaktadır bunlara;

Çocukluk döneminde yaşayanan cinsel istismar veya çeşitli cinsel ihmaller yaşanması,

Depresyonda olmak,

Travmatik olaylar

Sağlık endişeleri,

Aşırı alkok veya madde bağımlılıkları,

Özgüven eksikliği

Çocuk gelişiminde oluşan eksiklikler bunlar arasında sayılabilmekyedir.

Anksiyete bozukluklarının tanı yöntemleri;

Belitilerirden emin olunduğu sürece bir doktora görünülmesi ve fizik muayenesinden geçirilen biyerlerin sorunlarınınkaynağı bulunmaya çalışılacaktır.

Bazı koşulları elimine edebilmek ve birey hakkında daha kapsamlı bilgi adına çeşitli testlere tabi tutulabilirsiniz.Bu testler ile teşhis konulamasada bireyin genel durumunun anlaşılması açısından önem arz etmektedir.

Doktorlar ihtiyaç duyulan durumlarda sizi bir psikoterapiste veya psikologa yönlendirebilirler.Yönlendirmeden sonrası süreçlerde de durumun tam anlamıyla kavranabilmesi adına çeşitli terapiler, araçlar veya testler uygulanabilir.

Anksiyete bozukluğu için birçok tedavi alternatifi bulunsada, en yaygın tedavi türleri ilaçla veya psikoterapilerdir.Hangi yöntemin daha iyi cevap verebilceğei anksiyete bozukluklarında deneme-yanılma yoluyla saptanabilir.
Psikoterapi bu yöntemlerin başında gelmek ile diğer psikoterapi yöntemleri ile benzer süreçlerde tanının konulması üzerine seanslar yapılır.Belirlenen tanı üzerinden terapist yardımı ile danışanlar duygu, düşünce ve davranış biçimlerini daha iyi gözlemleyebilir ve işbirliği süreci ile bunların üstesinden gelinebilir.

Bilişsel-davranışçı terapi yönteminde anksiyete bozukluklarında sıkça kullanılan ve oldukça etkili bir terapi yöntemidir.Bireyde endişelere, kaygıya ve olumsuz düşüncelere sebep olan durumların kavranması ve bunların nasıl olumluya dönüştürülebileceği bu kaygılardan nasıl kurtulanabileceği ve biyerin buna karşı nasıl direnebileceğine yönelik beceriler kazandırılmaya çalışır.

İlaç Tedavisi genelde anksiyete bozukluklarının belirtileri çok yoğun bir şekilde deneyimlendiğinde bunları azaltmak danışanın günlük yaşantısında kalıcı ve kesin bir çözüm olmamakla birlikte daha rahat bir süreç geçirmesi ve adapte olmasını sağlamak için başvurulabilen bir yöntemdir.Çeşitli antidepresanlar, yatıştırıcılar ve ilaçlar bu süreçte kullanılmaya uygun bulunabilir.